Strazburg Gezilecek Yerler Nelerdir

Seyehat Rehberi, Work and Travel, Yurtdışı Eyl 14, 2022 Yorum Yok

Strazburg Gezilecek Yerler

Yükselen katedrali, etkileyici kasaba evleri ve şık XV. Louis binalarıyla Strazburg kendine özgü bir Eski Dünya karakterini yansıtmaktadır. Arnavut kaldırımlı sokakları ve eski mahallerdeki göz alıcı kanallar ziyaretçileri şehri keşfetmeye davet etmektedir. Strazburd Ren Nehri üzerindeki önemli seyir ve ticaret yollarının kesiştiği avantajlı konumu sayesinde, 2000 yıllık geçmişi boyunca sürekli bir gelişim içinde olmuştur. Kent 13. yüzyılda Kutsal Roma İmparatorluğu’nun en zengin şehri olarak sayılmaktaydı. Bugün ise Strazburg hala bir kültür şehri olarak anılmakta ve güzel sanatlar, arkeoloji ve geleneksek Alsas zanaat eserlerini barındıran özel sanat müzelerine ev sahipliği yapmaktadır.

Notre Dame Katedrali

Batı mimari tarzının en bilinen anıtlarından biri olarak kabul edilen Notre-Dame Katedrali görkemli kulesiyle Strazburg’da mutlaka görülmesi gereken noktalardan biridir. Yapımı yüzyıllar süren ve kırmızı Vosges kumtaşlarının kullanıldığı katedralin güney tarafında bir yaklaşık 1230 adet alegorik heykel ve Sinagog yer almaktadır. Sekizgen kuzey kulesi ve kafes oyma çan kulesi 15. Yüzyılda eklenmiştir. 19. Yüzyıla kadar Strasburg Katedrali’ndeki 142 metrelik kule Hıristiyan dünyasının en yüksek kulesi olarak kabul edilmekteydi. Katedralin en ünlü eserlerinden bir diğeri de dini sanatın en büyük başarıları arasında sayılmakta olan “Meryem Ana’nın Taç Giyme Töreni” eseridir. Kilisenin haç şeklindeki yan kollarında, astronomik bir saat yer almakta ve her gün 12:30’u gösterdiğinde havarilerin geçit töreni ile ziyaretçilere keyifli anlar sunulmaktadır. Katedralin iç mekanını gezdikten sonra ziyaretçilerin Ren ovalarının, Ormanın ve Vosges Dağlarının etkileyici manzarasına şahit olmaları için kulenin tepesine çıkma imkanları da bulunmaktadır.

La Petite France

Strasbourg’un tarihi merkezinin en ünlü bölümü olan mekan Alsas karakterini yansıtır. Bölge UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer bulmuştur. Kanalları çevreleyen labirentleri ve yarı ahşap evlerin korunduğu dar eski sokaklarıyla turistlerin ilgisini çekmektedir. Bu mahallede mutlaka görülmesi gereken bir diğer nokta ise şimdilerde bir restoran olan Maison des Tanneurs’un bulunduğu Rue du Bain-aux-Plantes’dir. Arnavut kaldırımlı sokakları, şirin evleri ve çiçekli balkonlarıyla hayranlık uyandırmaktadır. Ayrıca Grande-Ile nehir kıyılarında turistler ve yerli halk şehrin koşuşturmasından uzakta keyifli yürüyüşlere katılabilmektedir. Güneybatıda Ponts Couvert olarak bilinen çatılı dört köprü yer almaktadır. Kasabanın ortaçağ savunma kulelerinin dördü de bu köprülerin üzerinde yer alır. Bunlardan Grande Ecluse gün boyu halka açıktır ve geceleri aydınlatılır.

Kammerzell Konağı

Place de la Cathédrale’in yakınında yer alan ve Strazburg’un en önemli noktalarından biri olan Maison Kammerzell şehrin en güzel kasaba evidir. Alsas mimarisinin mücevheri olarak düşünülen Kammerzell Konağı taşlı bir zemin, yarı ahşap katlar, kurşun pencereler ve oyma süslemeleriyle oldukça dikkat çekicidir. Oyma taş kemerli zemin katman 15. yüzyılda tüccarların mallarını sattıkları bir alan olarak hizmet vermiştir. Bölgede bulunan bir başka ilgi çekici yarı ahşap ev 1856 yılında inşa edilen Pharmacie du Cerf’dir. Rue des Juifs’in yakınında ise şehrin iki bin yıl öncesine dayanan kültürel mirasını gözler önüne seren antik Roma hisarının kalıntıları yer almaktadır.

Saint-Thomas Kilisesi

Saint-Thomas Kilisesi 6. Yüzyılda inşa edilen eski bir kilisenin yer aldığı bölgede bulunmakta ve Havari Saint Thomas’a ithaf edilmektedir. Yangın sonrası oluşan tahribat dolayısıyla 12. yüzyılda yeniden inşa edilmiştir. Yapı Alsas Gotik mimarisini eşit boylardaki beş adet nef ile örneklendirmektedir. Koro ise seçkin askeri kariyeriyle ünlü Maréchal de Saxe’nin muhteşem Barok anıt mezarına ev sahipliği yapmaktadır. Saint-Thomas 800 yıllık tarihi boyunca Alsas Protestan Devrimi’nde oynadığı rol dolayısıyla en ünlü kilise olarak bilinmektedir ve hala Protestan bir ibadethane olarak kullanılmakta, her Pazar sabahı ve öğlen saatlerinde dini hizmetler sunulmaktadır.

Saint-Pierre Kilisesi

7.yüzyılda bir tapınak olarak kurulmuş olup 11. yüzyılda Romanesk kilisesine dönüştürülmüştür. Kilisede Saint Mark’ı temsil etmek için bir aslan ve ejderhayı öldüren adamın resmedildiği bir eser yer almaktadır. Kilise Strazburg’da tamamen korunmuş olan tek yapıdır. Devrim boyunca Protestan ibadethanesi olarak kullanılmış ancak daha sonraları Katolik ibadet evi olarak da kullanılmaya devam edilmiştir. Kilise hala Strazburg’da önemli bir Protestan kilisesi olmakla birlikte geleneksel dini hizmetler, konser ve kutlamalara ev sahipliği yapmaktadır.

Rohan Sarayı

Saray, 1732 ile 1742 yılları arasında Piskopos Prenslerinin konutları  olarak kullanılmıştır.  Etkileyici binanın geri kalan kısmı üç müzeye ev sahipliği yapar. Sarayın birinci katında yer alan Güzel Sanatlar Müzesi Ortaçağ’dan modern çağlara kadar uzanan kapsamlı ve seçkin bir resim koleksiyonuna sahiptir. Dekoratif Sanatlar Müzesi sarayın Rohan Başpapazlarının eski dairelerinin bulunduğu zemin katında yer almaktadır.  Misafirler kütüphane, baskı odası ve mabedin yanı sıra dekoratif sanat koleksiyonuna da ev sahipliği yapan piskopos dairesinin odalarını keşfedebilirler. Koleksiyon seramik, porselen,resim ve kuyumculuk sanataını içermektedir. Rohan Sarayı bodrumunda yer alan Arkeoloji Müzesi Fransa’daki en eski antik koleksiyonlardan birine sahip olup tarih öncesi dönemden Orta Çağ’a kadar olan dönemlere ait eserleri gözler önüne sermektedir.

Alsas Müzesi

1620’de yaptırılan devasa bir evde yer alan Alsas Müzesi halk sanatı, mobilya, kostüm ve ev eşyalarını kapsayan bir koleksiyonunu sergilemektedir. Ziyaretçilere 18. ve 19. yüzyıllarda kırsal Alsas hayatı hakkında fikir veren binlerce nesneyi keşfetme şansı tanınmaktadır. Müzede Alsas’ın tarım arazileri ve Vosges Dağları gibi farklı bölgelerinin iç mekan stilini temsil eden odalar da bulunmaktadır.

Domuz Pazarı Meydanı

Notre-Dame’ın yakınında şehrin en ilgi çekici meydanlarından biri olan meydan adını, süt kuzusu domuzların satıldığı antik pazardan alır. Batısında şimdilerde Tarih Müzesi’ne ev sahipliği yapan Grande Boucherie, 16. yüzyılda et pazarı olarak inşa edilmiştir.

Krutenau Mahallesi

Kentin en renkli mahallelerinden biri olan Krutenau Eski Dünya karakterini şık restoranlar, mağazalar ve sanat galerileri ile harmanlamaktadır.  Kanallarla birlikte ahşap evlerin yer aldığı bu bölge eskiden teknecilerin ve balıkçıların yaşadığı bir bölgeydi. Bu mahalle samimi bir köy atmosferine sahip olmakla birlikte turistik geziler için tavsiye edilen noktalar arasında yer almaktadır.

Tarih Müzesi

Tarih müzesi tablolar, el sanatları, silahlar ve çeşitli günlük eşyadan oluşan geniş bir koleksiyona ev sahipliği yapmaktadır. Eserler Ortaçağ’dan Fransız Devrimi’ne kadar geniş döneme ait eserleri barındırmakta, Napolyon Dönemi ve modern çağlara adanmış birkaç odayla birlikte ziyaretçilerin ilgisine sunulmaktadır. Burada ünlü Komutan Jean-Baptiste Kléber gibi önemli siyasi figürler de sergilenir. Bununla birlikte sıradan vatandaşların kostümleri ve mobilyalarıyla ziyaretçilerin geçmişteki günlük yaşam koşulları hakkında fikir edinmelerini sağlar.

Eski Gümrük Evi

Tarihi Müze’nin karşısında yer alan caddede, geçmişi 1358 yılına kadar dayanan Ancienne Douane (Eski Gümrük Evi) şimdi Modern Sanatlar Müzesi’ne ev sahipliği yapmaktadır. Müze 19. ve 20. yüzyıl resimlerinin geniş bir koleksiyonunu gözler önüne serer.

I’Orangerie Parkı

Strazburg’un en eski parkı olarak bilinen l’Orangerie İmparatoriçe Joséphine için 19. yüzyılın başında inşa edilmiştir. Günümüzde Pavillon Joséphine’de sergiler ve resepsiyonlar düzenlenir. Romantik yürüyüşler ve sakin piknikler için ideal bir mekan olan bu parkın içinde bir göl ve şelale de yer alır. Parkın eski otomobil parkuru, minyatür çiftliği ve küçük hayvanat bahçesi (ücretsiz olarak hizmet vermektedir) çocuklu ziyaretçileri mutlaka memnun edecektir. Ayrıca bir gurme restoran ve bowling salonunun bulunduğu park mükemmel bir dinlenme durağıdır.

Avrupa Sarayı

Strazburg İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra uzlaşmanın sembolü haline gelmiş ve Avrupa Birliği’nin de başkenti olarak seçilmiştir. Son derece modern bir mimariye sahip Avrupa Sarayı tamamlanması 1972’den 1977 yılına kadar süren, 9 katlı, kale benzeri bir yapı olarak inşa edilmiştir. İç avluda Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin toplandığı ve Avrupa Parlamentosu’nun 434 üyesinin bir araya geldiği özel bir loca yer almaktadır.

 

Yorum Yok

Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir