Seçimler yaklaşırken nihayet günlerde batı basınında Türkiye ve Cumhurbaşkanı aleyhinde çıkan haberlerde Aka artış var.
Batı basında artan Türkiye ve Erdoğan aksiliğine reaksiyon gösteren Rus Siyaset bilimci Vladimir Kornilov, “Türkiye’deki en Önemli provokasyonları Batı’dan bekleyebiliriz. Lakin Erdoğan, zorluklarla her Vakit ustalıkla başa çıkmış bir siyasetçidir” dedi.
Vladimir Kornilov’un Rus devlet haber ajansı Ria Novosti’de yayımlanan, “Batı, Erdoğan’ı devirmek istiyor” başlıklı haberinden özetlenerek alınan kısımlar şöyle:
İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya iştirak süreci durduruldu. Bu, İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billström tarafından Anlatım edildi.
Daha sonra yapılan basın açıklaması, İsveç’in NATO’ya giriş mukadderatının Türkiye’nin elinde olduğunu açıklayarak işverenini düzeltti.
Her halükarda, bütün İsveçli yorumcular, Türkiye’de 14-28 Mayıs tarihleri ortasında yapılması beklenen seçimler bitmeden İskandinav adaylarının NATO’ya iştiraki konusu statüsünde bir değişiklik beklenemeyeceği konusunda hemfikir.
Olayların nasıl geliştiğine bir göz atalım. Geçen Yıl iki İskandinav ülkesi de (Finlandiya ve İsveç) Washington ve Brüksel’in teşvikiyle NATO’ya katılmak için başvurdu. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, her zamanki tutumuyla otomatik olarak, bu iki ülkenin tercihlerini müzakere etme kararı verdi ve Türk kaçak muhaliflerin İsveç’ten Hudut dışı edilmesi de iç olmak üzere bir sıra koşullar ileri sürdü.
Danimarka’da çok sağcı Hard Deal partisinin önderi Rasmus Paludan’ın, 21 Ocak’ta Stockholm’deki Türkiye Büyükelçiliği önünde Kuran yakmasının akabinde Türkiye ile İskandinav bölgeleri ortasındaki münasebetler daha da gerginleşti.
Kuran yakma hareketleri, daha sonra Hollanda ve Danimarka’da da misal süreçler tekrarlandı.
Paludan, “İsveç’in NATO’ya kabul edilene kadar” her Cuma günü Kopenhag’daki Türk Büyükelçiliği’nin yakınlarında Kuran-ı Kerim yakmayı planladığını söyledi.
Batı basını ise, bütün bu provokasyonlarda Çabucak ‘Rus parmağını’ işaret etti. Öyleyse Avrupa’nın Kıymetli bir kısmı da bu yaklaşımla “Rus ajanı” olarak izlenmelidir. Örneğin, Hollanda’nın en Fazla tirajlı gazetesi De Telegraaf geçtiğimiz günlerde okuyucuları ortasında bir anket yaptı: yüzde 92’si İsveç ve Finlandiya’nın Erdoğan’ın koşullarını reddetmesi gerekir. Lakin en açıklayıcı olanı, ankete katılanların yüzde 58’i ise bir protesto işareti olarak Kuran’ın yakılmasını haklı bulurken, sırf yüzde 32’si buna katılmadı.
Hollanda’ya kaç Tane “Kremlin ajansının” yerleştiğini Hayal edebiliyor musunuz?
Gazetenin kimi okurları, Avrupa ülkelerine Ankara’daki büyükelçiliklerini kapatmalarını, İsveç ve Finlandiya’yı NATO’ya kabul etmelerini isterken, kimileri da Türkiye’nin NATO’dan çıkarılmasını önerdi.
Ayrıca Türkiye’nin NATO’dan ayrılma sorunu yalnızca serseri Hollandalılar tarafından tartışılmıyor. Bu mevzu Türkiye’nin kendisinde de gündeme geliyor. Örneğin, vatan Partisi genel reis Yardımcısı Ethem Sancak, “Türkiye beş ila altı ay içinde NATO’dan ayrılacak” kestiriminde bulundu.
Ancak en bariz olanı ise, ak Saray Ulusal Emniyet eski Danışmanı John Bolton’un Wall Street Journal’da yazdığı makalede, Batı’yı Türkiye’de yapılacak seçimlere müdahale etmeye ve Erdoğan kazanırsa Türkiye’nin NATO’dan çıkarılmasını önerdi.
Açıklama inanılmayacak kadar kolay: “Türk ve Hariç gözlemciler, süreç, Özgür ve adil olursa, Sayın Erdoğan’ın seçimini kaybedeceği konusunda hemfikir.
Bolton açıkça şunu söylüyor ki: Erdoğan reis olarak ayrılmalı, Türkiye NATO’dan çıkarılmalı ve seçimler geçersiz ilan edilmelidir. Demokratik ömürler Değerli değil. Birtakım “gözlemciler” tanıdık bir yaklaşım, değil mi? Bunu, Amerikalıların renkli ihtilalleri kullanma yahut başarısız teşebbüslerde bulunduğu Gürcistan, Sırbistan , Ukrayna ve diğer kimi ülkelerde gördük.
Yabancıların seçim koruyucuları bu kadar ağır müdahalesi Türkiye’de de dikkatlerden kaçmadı. Erdoğan, “Türkiye’nin bahtını bir İngiliz mecmuası mi belirliyor? Milletim belirliyor. Türkiye’de ne hesabı benim milletim karar veriyor ” dedi.
Ve kısa bir müddet sonra Türk cumhurbaşkanı direkt batı medyasını müdahale etmekle suçlayarak, “Ülkelerindeki seçimleri bile hakikat dürüst ele almayan memleketler arası medyaya bakanlar, Türkiye’deki seçimleri her gün izleyenler, seçimi Denetim etmeye çalışıyorlar. Onların neden bize saldırdıklarını, seçimlere neden müdahale ettiklerini biliyoruz” demişti.
Dünya, Batı’nın yükü ve yanılgılarının bedelini uzun mühlet çekmek zorunda kalacak.
Erdoğan, nihayet bir Defa hem vuruş hem de renkli ihtilal kalkışmasıyla karşı karşıya kaldı. Erdoğan, bu zorluklarla her Vakit ustalıkla başa çıkmış bir siyasetçidir.
Ve artık İsveç basını, Kuran’ın yakılması olayını Ankara’nın uzman bir siyasi tekniği olarak nitelendiriyor. Svenska Dagbladet genel Yayın Müdürü Yardımcısı Peter Wennblad şöyle yazıyor: “Erdoğan’ın seçmenlerini harekete geçirmek için çatışmaya gereksinimi var.”
Türkiye cumhurbaşkanlığını artık kendi notunu yükseltme ve birebir vakitte muhalefeti etkisiz hale getirmek için faal Uğraş gösteriyor. Birincisi az ya da Fazla başarılı. Geçen Yıl Türk lirasının değer kaybetmesinin akabinde Erdoğan’a onay oranı yüzde 30 üzere rekor bir düzeye gerilerken, onaylamama oranı neredeyse 60’a çıktı. Lakin bu yılın başında neredeyse eşitti.
Ve Kuran’ın yakılması ve Erdoğan’ın Misli yansısıyla ilgili var skandal, katiyen harekete geçirmenin daha da güçlenmesine yol açacaktır. Ankara, artan “İslamofobi, yabancı düşmanlığı ve ırkçı taarruzlarla kontaklı olarak mümkünse Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nin seyahatten kaçınmaları talebiyle resmi bir ihtarda bulunarak batı ile bu çatışmayı ortadan kaldırmayacak ”
Türkiye Cumhuriyeti muhalefeti, hükümet karşısında başarılı değil, bu da Batılı eleştirmenler ortasında Özellikle paniğe neden oluyor. Haziran’daki seçimleri beklenmedik bir biçimde Mayıs’a çeken Erdoğan, rakiplerini Biricik bir cumhurbaşkanı adayının seçimini hızlandırmaya zorluyor. İstanbul Belediye Lideri Ekrem İmamoğlu bir rakip olarak görülüyordu, lakin Aralık ayında bir mahkeme onu Yüksek Seçim Kurulu’na muhalefetten mahpus cezasına çarptırdı Karara girmedi ve tahminen de girmeyecek.Her halükarda ak Saray ve Avrupa Birliği faal olarak bunun üzerinde çalışıyor.
Türkiye’de yapılacak seçimlerin sonuçlarını kestirim etmek epeyce sıkıntı. Bu nedenle Batı’da bu mühlet boyunca Aka müdahale ve hatta Erdoğan’ı ne değerine olursa olsun misyondan alma davetleri giderek daha yüksek sesle yapılıyor. Washington Post’un Türkiye’deki seçim çalışmalarını, “2023’teki dünyanın en Değerli seçimi” olarak nitelendirilmesi Tesadüf değil. Bir Amerikan gazetesi direkt olarak şöyle yazıyor: “Batılı başkanlar, Erdoğan’ın gitmesini görmekten şad olacaklar.”
Madem riski Fazla yüksek, Türkiye’deki en Önemli provokasyonları Batı’dan bekleyebiliriz. Olağan ki, hiç kimse onun NATO’dan dışlanmasını Önemli bir halde tartışmayacak, bu Fazla Değerli bir stratejik destek. Lakin seçimlere müdahale, kurumların idarelerini baltalama, ekonomik ve ideolojik sabotaj, isyanlara dayanak, bu, batı için olağan aksiyon cephaneliğidir.
Yorum Yok